25 Ocak 2016

Hatıra

25 Ocak 2016 6
"Evet," demişti huysuz ama kararlı bir sesle, "İstiyorum!"

Çok yaşlı değildi, ama öleceği kesinleşmişti. Bir tür hastalık ya da bir sezgi, yolun sonunda olduğunu söylüyordu ona. Kendisini koltuğa bıraktığında ve olan biten her şeyi kafasında şöyle bir ölçüp tarttığında, bir anda, hışımla, hırsla ve acı bir feryatla koca bir hayatı boşa harcadığının farkında varmıştı.

İlk kez başına gelmiyordu bunu fark etmek, ama son kez gelmiş olduğunu anladığında, bir şeyler yapması gerektiğini de derin ve giderilmesi mümkün olmayan bir pişmanlıkla kavramıştı.

Kalkıp daha önce öfkeyle fırlatıp attığı ilanı aradı evin içinde. Çöpün hemen yakınlarında buruşturulmuş olarak buldu ve elleri titreyerek numarayı çevirdi, birkaç gün sonrasına bir randevu kopardı ve telefonu kapattığında, "Tanrım," dedi içinden, "Ne olur birkaç dün daha yaşamama izin ver."

11 Ocak 2016

(On ya da Yirmi Gün Geçmişti)

11 Ocak 2016 1
(Kendinden bahsederken utanmayan insan, kendinden tam olarak bahsetmiş de sayılmaz.)

On ya da yirmi gün geçmişti felaketin üzerinden. (Hangisinden?) Hangisinden olacak işte! Hani şu... Hakikaten de, hangisinden?

Bir insan bir aynanın karşısında ne kadar dikili kalabilirse, tam da o kadar dikili kalmıştım. Ne eksik, ne fazla. (Yalan.) Saçımı tarıyor değildim. (Yalan.) Dişlerimi de hiç gıcırdatmadım (Yalan.) İnanın bana, yumruklarım sıkılı değildi bile. (Yalan.) Aklımda tek bir şey vardı kendi gözlerime bakarken (bakmaya çalışırken), ben ne zaman öleceğim?

(Şimdi, söylemesi çok daha zor.) Değil. (Tam üç gün geçirmiştim kasabanın birinde.) Hayır hayır, yıllar geçip gitmişti. (Bir tahta sandalyeye kıvrılmış, gecenin bitmesini bekliyordum.) Neden? (Huzursuz bir düş bile görüyor değildim.) Söylesene, neden? (İnsan, değişimin eşiğinde olduğunu hissetmediğinde, zaman boşa akıyormuş gibi gelir.) Öyle de değil aslında, hiç de öyle değil. (Ve sonra, sabah olduğunda, her şeyin geçip gittiğini anlamıştım.) Neyin? (Her şeyin.) Neyin? (Gecenin işte be adam, o son gecenin.)

9 Ocak 2016

Evrenin Sonu

9 Ocak 2016 0
K. işe gelir gelmez çantasını masasının yanına fırlattı ve hemen döner sandalyesine kuruldu. Kendisinden önce gelen ve tam karşı masasında oturan iş arkadaşı M.'ye "Ne yaptın bakalım hafta sonu?" diye sordu. Sesinde muziplik seziliyordu, ama böyle olması için de ortada hiçbir sebep yoktu.

"Evreni yok ettim." dedi iş arkadaşı tüm ciddiyetiyle.

K. kendi neşeli tavrına bir karşılık bulduğunu düşünerek güldü. "Öyle mi? İyi yapmışsın, zaten bir işe yaradığı da yoktu." dedi ve kendince kıkırdadı.

"Üzgünüm, sana ya da öbürlerine sormadan yaptım bunu." dedi M.

K.'nın yüzündeki gülümseme silinir gibi oldu, çünkü karşısındaki ya doğru düzgün şaka yapmayı bilmiyordu ya da aklından bir zoru vardı.

"Öbürleri de kim?" diye sorarak, konuyu genişletmek istedi K.
 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.