14 Ocak 2018

A Zed & Two Noughts (1985)

14 Ocak 2018 4
Uzun zaman sonra, yani yaklaşık 6 ay sonra, uzun metrajlı bir film çevirmek istedim ve tabii ki doğal olarak hasta oldum. Yaklaşık 3 gün süren hastalığımdan sonra ufaktan iyileşme sürecine girer girmez filmi çevirmeye başladım ve tam şu an her şeyiyle bitmiş bir şekilde bloga bu tanıtım yazısını yazmanın haklı gururu içerisindeyim.

Peter Greenaway'in yazıp yönettiği 1985 yapımı bu filmi aslında yanılmıyorsam geçen sene veya en fazla bir buçuk sene önce izlemiştim. Açıkçası filmin daha yarılarına gelmeden "Bunu çevirmem gerek!" diye düşünmeye başladım. Bir filmin sadece neyi değil, nasıl anlattığının da ne denli önemli olduğunun adeta kanıtı niteliğinde bu film. Ortada aslında basit bir konu var; zoolog olan iki erkek kardeş var ve bir kazada eşi ölüyor bunlardan birinin. Böylece yas sürecine giren kardeş, milyarlarca yıl süren evrimimizin nasıl olup da yok oluşla sonuçlandığını düşünmeye başlıyor ve çürümeyi incelemek istiyor, bunu takıntı haline getiriyor. Elbette diğer kardeş de ondan eksik kalmıyor. Öte yandansa, mitolojik tanrıların ve hikayelerin esinlediği Leda ve Venus gibi kadın karakterlerimiz var. Biri zebralara düşkün, öteki ise kazada kaybettiği bacağıyla kendi değişiminin içine girmiş durumda.

Nasıl desem, çok gülünç aslında filmi anlatmaya çalışmam, çünkü anlatılacak bir şey değil. Bu filmi izlemeniz gerekiyor; o sahneleri, absürt olan diyalogları, Michael Nyman'in enfes müzikleri eşliğinde bıçak gibi keskin karakterlerin en canlı duyguları seyirciye anlatışına tanık olmaktan başka çaresi yok seyircinin.

8 Ocak 2018

Douglas Adams: Papağanlar, Evren ve Her Şey (2001)

8 Ocak 2018 3
1952 yılında doğan ve 2001 yılında henüz 49 yaşındayken geçirdiği kalp krizi yüzünden ölen Douglas Adams, Otostopçunun Galaksi Rehberi ve Dirk Gently kitap serileriyle bende sayısız ufuklar açmış, hem mizahın hem de bilim kurgunun ne kadar güzel şeyler olduğunu zihnime silinemez bir biçimde çakmıştır.

Şöyle ifade edeyim, Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni okurken bazen kıkırdıyor bazen kitabı bırakıp nasıl böyle dahice bir şey yazılabilir diye odanın içinde turluyordum. Abarttığım düşünülebilir, ama aslında utandığım için az bile anlatıyorum, çünkü ortada gerçekten beni sarsan bir metin olduğunda aklımı yitirecek gibi oluyorum. Sanırım bir şeyler okumayı da bu yüzden seviyorum. Omuzlarımdan tutulup sarsılma hissini arıyorum; çoğunlukla anlamı olmayan bu hayatın bir anlığına çok farklı anlamlar kazandığını hissediyorum.
 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.