İçeriye son olarak Phanus gelmişti. Roth, ona alt kata geçmesini işaret ettikten sonra, buluştukları mahzenin ağır demir kapısını yerine itip, defalarca kilitledi, kendince güvenliği sağladı. Bir süre etrafa kulak kabarttıktan sonra hiçbir ses duymadığına emin oldu ve kendisi de diğerlerinin yanına geçti.
İçeride her zamanki gibi korku ve karamsarlık hakimdi. Roth, kapı eşiğinde durup içerideki dört kişiyi inceledi. Umutsuz vakalardı hepsi. Belki, kendisi de öyleydi. Phanus, Dimitri, Jacob, Hasim… Hepsi de ölmüş bir mesleğin son temsilcileriydi. Hayır, buna meslek denemezdi.
“Gel artık.” diye çıkıştı Dimitri. Roth kafa sallamakla yetindi ve yuvarlak masanın etrafındaki boş sandalyenin birine bıraktı kendini. Bir liderleri olmamıştı hiçbir zaman; bu yüzden de söze kimin başlayacağı belli değildi. Hasim boğazını temizledi, Jacob söze girdi:
“Beyler, biliyorsunuz, hepimiz perişan haldeyiz. Yapmaya çalıştığımız şey…” durakladı. Gözü özellikle Phanus’a çevrildi. “Yani, biliyorsunuz, başaramıyoruz. Olmuyor.”
İçeride her zamanki gibi korku ve karamsarlık hakimdi. Roth, kapı eşiğinde durup içerideki dört kişiyi inceledi. Umutsuz vakalardı hepsi. Belki, kendisi de öyleydi. Phanus, Dimitri, Jacob, Hasim… Hepsi de ölmüş bir mesleğin son temsilcileriydi. Hayır, buna meslek denemezdi.
“Gel artık.” diye çıkıştı Dimitri. Roth kafa sallamakla yetindi ve yuvarlak masanın etrafındaki boş sandalyenin birine bıraktı kendini. Bir liderleri olmamıştı hiçbir zaman; bu yüzden de söze kimin başlayacağı belli değildi. Hasim boğazını temizledi, Jacob söze girdi:
“Beyler, biliyorsunuz, hepimiz perişan haldeyiz. Yapmaya çalıştığımız şey…” durakladı. Gözü özellikle Phanus’a çevrildi. “Yani, biliyorsunuz, başaramıyoruz. Olmuyor.”