Sadece erotik yaratılışta olanlar kendilerini sıkıntıya kaptırır; aşkta peşinen hayal kırıklığına uğramışlardır.
*
Bitip giden bir aşk öylesine zengin bir felsefi sınavdır ki bir berberi Sokrates'in dengi yapar.
*
Bir yosma için canına kıyan kişi, dünyayı alt üst eden kahramandan daha bütün ve daha derin bir tecrübe yaşar.
*
Ömrünün kalan kısmı boyunca aklını cinsellikte bir saniyeden biraz daha fazla yitirmeyi ummasa, kendini onunla yıpratan olur muydu?
*
Her arzunun içinde bir keşişle bir kasap tepişir.
*
İktidarsızlar, tabiatın onlara karşı ne kadar anaç davrandığını bilseler, salgı bezlerinin uykusuna şükreder ve bunu sokak köşelerinde överlerdi.
*
Bir ruhun aşk İsabet ettiğinde fıkırdak kızlar gibi davranma tehlikesi, Her şeyi ne kadar görüp geçirmişse o kadar fazladır.
*
Hayal kırıklığı oburluğunun ideal gıdası olan Aşk, bizi zaferin kenar mahallelerine götürür...
*
Yine de daima severiz; ve bu "yine de", içinde bir sonsuzu barındırır.
— o —
Dipnot: Aşk, en çok ahkam kestiğimiz ve ama sanırım en çok yanıldığımız konulardan biri. Kendimizi aşık sandığımız en yüce ana şimdi, bir anlığına, dönüp baktığımızda, utançla karışık bir küçümseme duyarız. Ahmaklığımızın en bariz biçimde dışa vurduğu anlardır aşık olduğumuz ya da kendimizi aşık sandığımız anlar.
Cioran da aşık olmuştur elbet. Ya da öyle sanmıştır. Bilemiyorum. Herkes aslında birine aşıktır çoktan, hatta doğduğu andan beri aşıktır; ancak onu geçiştirir ve aşka benzer başka şeylerle yetinmeyi öğrenir zamanla. Cioran da öğrenmiş. Evlenmiş biriyle. Ama çok sevmemiş onu. Cioran'a hayran bir kadındı muhtemelen. Ömür boyu süren anlaşmalı bir evlilik olmuş. Bu kadın bakmış ona yaşlandığında. Notlarını derleyip toplamış. Ömrünün son yıllarını alzheimer hastası olarak bir hastanede geçiren Cioran'ın ihtiyaçlarını da bu kadın karşılamış.
Oysa Cioran daha gençlik yıllarında bir kadına vurulmuş. Ona bunu hiç söyleyememiş. Bir gün, okulun yakışıklı erkeklerinden birinin yanında görmüş onu ve rekabete bile girmeden çekmiş gitmiş. Anlamış Cioran, aşkta kazanan taraf olamayacağını o an anlamış. Yenilgiyi kabullenmek, alınacak hasarı azaltır, ya da öyle sanılır.
Evliyken bile Ermeni bir kadınla mektuplaşmış yıllarca. Burukluk adlı bu eseri yayımlandıktan sonra, çevresindeki hemen herkes "bir çuval inciri berbat ettiğini" söylemişler. Sevmemişler bu aforizmalar topluluğunu. Ama o Ermeni kadın sevmiş. Ya da öyle söylemiş. Cioran'a destek çıkmış, bir gün anlaşılacaksın demiş. Anlaşılmış Cioran. Bu kitap yazıldıktan 20 yıl sonra popülerlik kazanmış. O Ermeni kadın, "Ben söylemiştim." diye sevecen bir zaferle dolu mektup karalamış mıdır acaba? Kim bilir.
Cioran açısından aşk böyle. Mutlaka daha fazlası da vardır. Kalbimiz mutlaka bu hayatın bir yerlerinde kırılır. Buna mahkumuz. Gülmek ve geçmek mümkün, durmak ve üzülmek de. En nihayetinde, her ikisi de eş uzaklıkta bir geçmiş olacak bizler için.
Başarabiliyorsanız sevin ve hatta aşık olun. Ama unutmayın; ne kadar ahmak olduğumuzun sağlamasını da geçmişte kimleri sevdiğimize bakarak kolaylıkla yapabiliriz.
Aşıkken bile kendiniz olabiliyorsanız, hatta en çok o zaman kendinizseniz, doğru yoldasınızdır. Belki de değilsinizdir. Ben pek anlamam bu işlerden. Hiçbir zaman da anlamadım. Anlayacağımı da sanmıyorum. Her şeyin içine doldurduğum bu anlamsızlık kisvesini, aşka da bulaştırdım. Anlık bir kalp çarpıntısının ötesine gidemeyen bir sürü karmaşanın içinde kaybolmak bu aşk. Biriyle bir ömür boyunca birlikte olmanın bile ne anlamı var ki? İnsanın, istediği kadar yazsın veya söylesin, anlatamayacağı, dışarıya aktaramayacağı hüsranları vardır. Herkesin değil belki. Ama kimimizin vardır. Biriyle birlikte olmak demek, ömür boyu sürecek bir role bürünmek demek. Zor iş. Yorucu.
Bazen hiç gereği bile yokken uzattıkça uzatıyorum. Yeter bu kadar.
Cioran'ın aşk hayatına dair bilgileri bana aktaran Sora'ya da teşekkürü bir borç biliyorum.
Burukluk hakkındaki önceki alıntı ve dipnotlara ulaşmak için şurayı tıklamanız yeterli.
Güzel kalın -ya da kalmayın; nasıl olsa tüm evren yok olduğunda bunun hiçbir anlamı kalmayacak.
Oysa Cioran daha gençlik yıllarında bir kadına vurulmuş. Ona bunu hiç söyleyememiş. Bir gün, okulun yakışıklı erkeklerinden birinin yanında görmüş onu ve rekabete bile girmeden çekmiş gitmiş. Anlamış Cioran, aşkta kazanan taraf olamayacağını o an anlamış. Yenilgiyi kabullenmek, alınacak hasarı azaltır, ya da öyle sanılır.
Evliyken bile Ermeni bir kadınla mektuplaşmış yıllarca. Burukluk adlı bu eseri yayımlandıktan sonra, çevresindeki hemen herkes "bir çuval inciri berbat ettiğini" söylemişler. Sevmemişler bu aforizmalar topluluğunu. Ama o Ermeni kadın sevmiş. Ya da öyle söylemiş. Cioran'a destek çıkmış, bir gün anlaşılacaksın demiş. Anlaşılmış Cioran. Bu kitap yazıldıktan 20 yıl sonra popülerlik kazanmış. O Ermeni kadın, "Ben söylemiştim." diye sevecen bir zaferle dolu mektup karalamış mıdır acaba? Kim bilir.
Cioran açısından aşk böyle. Mutlaka daha fazlası da vardır. Kalbimiz mutlaka bu hayatın bir yerlerinde kırılır. Buna mahkumuz. Gülmek ve geçmek mümkün, durmak ve üzülmek de. En nihayetinde, her ikisi de eş uzaklıkta bir geçmiş olacak bizler için.
Başarabiliyorsanız sevin ve hatta aşık olun. Ama unutmayın; ne kadar ahmak olduğumuzun sağlamasını da geçmişte kimleri sevdiğimize bakarak kolaylıkla yapabiliriz.
Aşıkken bile kendiniz olabiliyorsanız, hatta en çok o zaman kendinizseniz, doğru yoldasınızdır. Belki de değilsinizdir. Ben pek anlamam bu işlerden. Hiçbir zaman da anlamadım. Anlayacağımı da sanmıyorum. Her şeyin içine doldurduğum bu anlamsızlık kisvesini, aşka da bulaştırdım. Anlık bir kalp çarpıntısının ötesine gidemeyen bir sürü karmaşanın içinde kaybolmak bu aşk. Biriyle bir ömür boyunca birlikte olmanın bile ne anlamı var ki? İnsanın, istediği kadar yazsın veya söylesin, anlatamayacağı, dışarıya aktaramayacağı hüsranları vardır. Herkesin değil belki. Ama kimimizin vardır. Biriyle birlikte olmak demek, ömür boyu sürecek bir role bürünmek demek. Zor iş. Yorucu.
Bazen hiç gereği bile yokken uzattıkça uzatıyorum. Yeter bu kadar.
Cioran'ın aşk hayatına dair bilgileri bana aktaran Sora'ya da teşekkürü bir borç biliyorum.
Burukluk hakkındaki önceki alıntı ve dipnotlara ulaşmak için şurayı tıklamanız yeterli.
Güzel kalın -ya da kalmayın; nasıl olsa tüm evren yok olduğunda bunun hiçbir anlamı kalmayacak.
0 yorum var:
Yorum Gönder