28 Haziran 2018

Geçmiş

28 Haziran 2018
Ölmeyi o kadar derinden dilemişti ki, ne zaman içinde bir yaşam aşkı duysa utancından ne yapacağını bilemiyor, kendisine ihanet ettiğini hissediyordu. Bundan kurtulmanın bir yolunu yıllarca bulamamış ve en sonunda kendisiyle barışmak zorunda kalan her insanın yaptığı şeyi, kendisini kandırmayı tercih etmişti.

Geçmişte, diyordu ansızın aynanın karşısında kendisini gördüğünde, kaldı her şey. Oysa hiçbir şeyin geçmişte kalmadığının farkındaydı: İnsan, geçmişidir. Ne şimdi vardır insanın elinde ne de gelecek. Her şeyimiz geçmişin gölgesindedir; geçmiş asla geçmez, geride bir şey kalmaz. Yumruğunu sıkan ve duvara olmadık bir anda indiren herkes bilir bunu; acı, geçmişin var olma biçimidir; tam da şimdidedir geçmiş, içinde bulunduğun zamanda varlığını sürdürür. Ölüm, geçmişin cisimleşmiş halidir. Ölümün olduğu yerde sadece geçmiş vardır. Bundandır yalnız insanların aynaya bakmayı sevmemesi: Orada geçmişi görür; tek gerçek olduğunu bilirler bunun; kendisiyle göz göze gelmiş insanlar kendi gözlerinde geçmişi görür ve bundan asla hoşnut olmazlar. Denebilir ki kendisini gerçekten görmüş olan insan, ölümü de görmüştür.

Şimdi durmuş sokağın orta yerinde, kafasını kaldırmış ayı izliyordu. Ölmeyi istiyordu, belki tam da bu yüzden yaşamayı istiyordu. Ölmeyi hak etmek istiyordu. Yılmak değil, kaçmak değil, görmek ve geçirmek ve bitirmek istiyordu yaşamı, işte tam da ondan sonra ölmek istiyordu. İndirmeseydi kafasını ve boş sokakta ağır aksak adımlarla eli cebinde evin yolunu tutmasaydı, biraz daha kafa patlatsaydı, aslında hiçbir şey istemediğini de anlayacaktı. Ne ölmek ne yaşamak istiyordu; olan olsun ve bitsin diye bekliyor, beklerken can sıkıntısından olur olmadık şeylere inanıyordu, en fenası da fark edemediği bir bıkkınlıkla bir şeyler istediğine inanıyordu.

Denir ki insan, başkaları varken çok daha kolaylıkla kendisi olur. Belki kendisi olmasına bile gerek olmaz, birisi olması yeterlidir. Geçmişinin herhangi bir parçasından herhangi birisi olabilir. Oysa boş sokaklarda yürümüş ve uzanan boş yola bakan biri geçmişte yaşar, karanlığın içinde adımlarını atarken kimse değildir artık o.

Elbette ki o, bunların hiçbirini düşünmedi. Bir ıslık bile tutturmadı. Durduk yere bir kaldırım taşına basarken kendi kendine gülümsediğinin farkına vardı; deliremediği için kendisini asla affedemeyeceğini anladı.

Ümid Gurbanov

4 yorum var:

Unknown dedi ki...

Önünde ölüm gibi bir tercihi olduğu için bir gün daha yaşayanlar. "...deliremediği için kendisini asla affedemeyeceğini anladı."

Havva Topcu dedi ki...

Öncesinde odasindaki karadeliğe kendini yem etmeye çalışan bir kahraman, burada deliremediği için kedini affedemeyen.. yok olmak ya da varlığı anlamlandiran melekeden yoksun olmayi ummak.. Yazar neyden sıkılmış ya da niçin yok olmak istiyor sizce?

Unknown dedi ki...

Kendinden kurtulamıyor..

Adsız dedi ki...

"Bellek bir kalıtımdır."

Yorum Gönder

 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.