Yalnızca kaygı, kara ütopya, bize gelecek üzerine kesin bilgiler sağlar.
*
Etrafımızda her şey yavanlaştığında, aklımızı nasıl yitireceğimizi bilme merakı ne kuvvet macunudur!
*
Sinir hastalığı edinmek zahmetsiz bir iş değildir, bunu başaranın, her şeyle büyüyen bir serveti olur: Başarılarla da, yenilgilerle de...
*
*
Ayakta bir karar alırım; uzanırım — ve iptal ederim.
*
Tiksintilerimiz mi? — Kendimizden tiksinmemizin dolambaçlı yolları.
*
Utançlarımızı tasfiye ettiğimiz ölçüde, maskelerimizi atarız. Oyunumuzun bittiği gün gelir: Artık utanç yoktur, maske yoktur. Seyirci de yoktur. — Sırlarımıza, çilelerimizin canlılığına gereğinden fazla güvenmişizdir.
*
Sevinci mahveden şey, temelsizliğidir.
*
Sadece bir kere bile sebepsiz yere hüzünlendiysen, bütün hayatın boyunca bilmeden öyle olmuşsundur.
*
Suratımızın arkasına siperleniriz; deliye suratı ihanet eder.
*
Hüzün: hiçbir mutsuzluğun doyuramadığı bir iştah.
*
Hiçbir şey ölüm saplantısı kadar hoşumuza gitmez; saplantısı, kendi değil.
*
Sıkıntı, gönül işleriyle yetindiği müddetçe henüz her şey mümkündür; yargılamanın çemberi içinde bir yayılırsa, işimiz bitmiş demektir.
*
Ölüm karşısında hangi ıstırabı duyacağımı unuttum bile...
— o —
Dipnot: Cioran'ın Burukluk adlı eserinin Sözün Körelmesi ve Uçurum Dolandırıcısı başlıklı önceki iki bölümünden altını çizdiğim yerlere şuraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ancak madem çok kısa bir dipnot oldu bu, şunu ekleyerek o kaçınılmaz olana, yani dipnotun sonuna ulaşayım: Sadece ölüm karşısında değil, yaşam karşısında da hangi ıstırabı duyacağımı unuttum.
0 yorum var:
Yorum Gönder