28 Eylül 2015

Bay Josef

28 Eylül 2015
Başına hep şaşılacak işler geliyordu Bay Josef'in.

Bir gün evden çıkarken durmuş, ayakkabılarını çıkarmadan geri dönmüş, mutfağa girmiş ve buzdolabının içine evin anahtarlarını koymuştu. O an yanında biri olsaydı, bunu sinirli bir biçimde yaptığını bile söyleyebilirdi. Neyse ki çok uzun zamandır kimse yoktu Bay Josef'in yanında.

İşten dönerken çilingirciye uğrayan Bay Josef, adamı kolundan tuttuğu gibi kendisiyle birlikte eve sürüklemişti. Bu sefer şaşılacak bir şey olmayacağından emin bir şekilde yanındaki kaba saba adamın işini yapmasını bekleyecekti ki, paspastaki şişliği gördü. Nasıl olduğunu bilmese de, anahtarların paspasın altında olduğu sonucuna vardı Bay Josef. İşin kötüsü, diye düşündü, çilingir de bunu anladı, ama daha da kötüsü, diye devam etti, o da kendisi gibi görmezlikten geldi bunu.

Kafası atmış, keyfi kaçmıştı. Acele et diye bir şeyler mırıldandı çilingire, kendinden utandı, lütfen diye ekledi. Biraz kafa yorsaydı, utanç ile korku arasındaki o garip benzerliği görecekti. Oysa Bay Josef, bu olaydan sonra tam otuz üç yıl yaşamışsa da, asla sahip olduğu kimi duyguların aslında korkunun bir başka biçimi olduğunu kavrayamamıştı.

Kararlı olan Bay Josef, paspastaki şişlikten gözlerini kaçırarak dar apartman boşluğunda bir o yana bir bu yana yürüyüp durdu. Bu hareketllik çilingiri huzursuz etmişse de adam sesini çıkarmamış, birkaç oflayıp puflama ile durumu geçiştirmişti. Çok daha kötülerini görmüştü çünkü çilingir; en azından bu adam kendisiyle konuşmaya çalışmıyordu.

Bugün, diye tısladı dişlerinin arasından Bay Josef, şaşılacak bir şey olmasına izin vermeyeceğim! Bu ufak tefek adamın neden bu denli hınç dolu olduğunu onun hayatına yakından tanıklık etmeyen biri asla anlayamazdı. İşin garibi, Bay Josef, bunu anlayan birinin çıktığını yaşamı boyunca asla göremeyecekti de.

Birtakım sesler geldi ve çilingir doğruldu. Buruk bir zafer hissederek çilingirin elini sıktı Bay Josef, ağır ağır ceplerini karıştırdı, ama cüzdanını bulamadı. Açık kapının önünde çilingir ile birlikte boş boş dikilip birbirlerine baktılar birkaç saniye boyunca. Elbette ki Bay Josef için bu zaman çok daha uzun gibi gelmişti.

Gözlerini paspasa doğru dikti çilingir. Bay Josef, olmaz, diye inledi. Çilingir saatine bakarken parasını beklediğini ve gitmesi gerektiğini açık bir biçimde anlattığını düşünüyordu. Kafasını iki yana sallayarak Bay Josef paspasa doğru eğildi. O anda çilingir daha fazla kulak kabartsa, belli belirsiz süzülen bir iki küfrü de duyabilirdi. Oysa sadece paspasa bakmakla yetinmişti çilingir.

Paspasın altından çıkan cüzdanı şöyle bir inceledi Bay Josef. Hiç şüphe yok ki kendi cüzdanıydı bu. Tüm gün cüzdan ile işi olup olmadığını hatırlamaya çalıştı, bir türlü bir sonuca varamadı. En sonunda içini açıp bir miktar parayı çıkardı ve tekrar ayağa kalktı.

Kapıyı yavaşça kapatırken, çilingiri süzdü şöyle bir. Kim bilir neler düşündü hakkımda, diye geçirdi içinden. Bunu neden umursadığını anlayamadı. Ayakkabısını çıkardı, mutfağa girdi, buzdolabını açtı ve evin anahtarlarını koyduğu yerde buldu.

Gerçekten de, başına hep şaşılacak işler geliyordu Bay Josef'in.

Ümid Gurbanov

0 yorum var:

Yorum Gönder

 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.