"Ölü kasabayla ilgili olan hikayeyi duymuş muydunuz?" diye sordu Tolstoy.
Kimse cevap vermedi.
"Pekala öyleyse. Adam iki aylığına bir iş gezisine gider. Döndüğünde, herkesin ölü olduğunu fark eder."
"Nasıl yani, herkes öyle sokaklarda mı yatıyormuş?"
"Hayır." dedi Tolstoy, "Hayır, işe gidiyor, birbirleriyle konuşuyor, kuyruğa giriyorlarmış. Tıpkı önceden olduğu gibi. Ama o hepsinin ölü olduğunu görebiliyormuş."
"Ölü olduklarını nasıl anlamış?"
"Nereden bileyim?" diye cevap verdi Tolstoy. "Ben anlamadım ki, o anladı. Neyse, hiçbir şeyi fark etmemiş gibi davranmaya karar vermiş. Bir karısı varmış, karısını görür görmez, onun da ölü olduğunu anlamış. Onu gerçekten severmiş.
Bu yüzden kendisi yokken neler olduğunu sorar ona. Karısı hiçbir şey olmadığını söyler. Hatta nereye varmaya çalıştığını anlamaz. Sonra adam karısına her şeyi anlatmaya karar verir: 'Ölü olduğunu biliyor musun?' der. Karısı cevap verir: 'Evet, biliyorum. Etrafta neden yalnızca ölülerin bulunduğunu biliyor musun?' 'Hayır.' der adam. Sonra kadın sorar: 'Benim neden ölü olduğumu biliyor musun?' 'Hayır.' der adam yeniden. Sonra kadın sorar: 'Söyleyeyim mi?' Bu, adamı korkutur, ama 'Pekala, söyle.' der. Kadın der ki: 'Çünkü sen kendin de bir cesetsin.'"
Victor Pelevin, Mavi Fener
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, sf. 156-157
[Çevirmen: Savaş Kılıç]
1 yorum var:
tövbe tövbe.
Yorum Gönder