26 Şubat 2015

E. M. Cioran: Burukluk | Yalnızlık Sirki

26 Şubat 2015 0
Sadece, canım isteyince ölmek elimde olduğu için yaşıyorum: İntihar fikri olmasa, kendimi çoktan öldürmüş olurdum.

*

Sezar mı? Don Kişot mu? Kendimi beğenmişliğimin içinde, ikisinden hangisini örnek almak istiyordum? Önemi yok. Olay şu ki bir gün, uzak bir diyardan, dünyayı fethetmek için yola çıktım; dünyanın bütün tereddütlerini...

*

Bir çatı katından kente göz attığımda, orada kilisenin âyin eşyalarına bakmakla muhabbet tellallığı yapmak aynı derecede şerefli işlermiş gibi görünür.

*

Düşmanlarımızı seçmeyi bırakıp elimizin altındakilerle yetinmeye başladığımız zaman artık genç değiliz demektir.

22 Şubat 2015

Haiku

22 Şubat 2015 0
Öldürürken bir karıncayı
fark ettim ki üç çocuğum da
izliyor beni.
-Shuson Kato

İlk güz sabahında
baktığım ayna bana
yansıtıyor babamın yüzünü.
-Kijo Murakami

Uyumak istiyorum!
Sinekleri nazikçe ezin,
lütfen.
-Masaoka Shiki

Öldürdükten sonra bir örümceği,
nasıl da yalnız hissettim kendimi
gecenin soğuğunda!
-Masaoka Shiki

Aşk ve nefret uğruna
ezdim bir sineği ve sundum onu
bir karıncaya.
-Masaoka Shiki

18 Şubat 2015

Bedbin

18 Şubat 2015 2
Neşeyle girdim eve, elimde çiçekle. Ses yoktu. Gülümsedim. Dedim, olabilir. Özenle çıkarmayı diledim ayakkabılarımı senelerce, ama acelem oldu hep, beceremedim. Dedim, olsun. Seslendim mutfağa doğru. Ses yoktu. Geçirdim yine aceleyle terlikleri ayağıma. Belki de balkon, ah şu balkon... Havalar kötüydü, balkonun yıkanması gerekli. Anlamsız bir gereklilikti oysa bu, yağmurlu ve çamurlu ve çileli bir kıştı. Olsundu. Olsun. Oldu. Odalara başımı soka soka ilerledim balkona doğru. Çiçeği uzattım son odaya girdiğimde. Gözlerimi kapattım. Gülümsedim. Ne gerek vardı ki buna? Ses yoktu. Açtım gözlerimi. Dedim, eh. Bir sürpriz fırsatı daha kaçtı. Çevirdim başımı sakince. Kapalıydı balkonun kapısı. Aralarken perdeyi, mutlu ya da umutlu gibi bir halim vardı. Durakladım. Elimi soğuk cama dayayıp boş balkonu izledim. Tekrar gerisin geriye yürümek vardı şimdi odaları. Dedim, olsun. Vazo için değerdi buna. Çiçekler için değerdi buna. Yokladım odaları gene birer birer. Kapı arkaları, en çok da oraya uzattım çiçekleri. En çok da oradan dönmekte zorlandım. Mutfağa ulaştığımda ve uzanıp vazoyu aldığımda, birkaç çiçek sapı kırıldı. Döküldü polenleri ve belki iki yaprak da heder oldu. Dedim, tüh. Tazeliğini yitiriyordu çiçekler. Dedim, hayır. Ümidini yitiriyordu. Musluktan tazyikle doldurdum suyu vazoya ve çiçeğin paketini bir çırpıda söküp aldım. Çiçeklerin suyla buluşmasını kendimi bıraktığım sandalyede öylece izledim bir müddet. Ve kulaklarımı açıp evi dinledim: Ses yoktu.

16 Şubat 2015

E. M. Cioran: Burukluk | Batı

16 Şubat 2015 0
Büyük ulusları biraz ilave gelecek dilenirken görmek ne hazin!

*

Bugünün her vatandaşının içinde müstakbel bir evsiz barksız yabancı yatmaktadır.

*

Fransızlar'la görüşe görüşe insan nazik bir şekilde mutsuz olmayı öğrenir.

*

Yıkıcı olmayan ne evrim, ne de atılım vardır; en azından yoğunluk anlarında...

10 Şubat 2015

Ludwig Wittgenstein: Yan Değiniler

10 Şubat 2015 0
Ludwig Wittgenstein'ın
çekilen son fotoğrafı, 1950.
Aslında kalemimle düşünüyorum ben, çünkü kafam elimin ne yazacağını çoğunlukla hiç bilmiyor.

*

Başkasının derinlikleriyle oynama!

*

Düşünceler de bazen olgunlaşmadan düşer ağaçtan.

*

Kendini aldatmamaktan daha zor bir şey yok.

*

Felsefe konusunda en yavaş koşabilen kazanır. Ya da: Bitişe en son varan.

*

Hoş olan, güzel olamaz.

9 Şubat 2015

E. M. Cioran: Burukluk | Zaman ve Kansızlık

9 Şubat 2015 0
Yalnızca kaygı, kara ütopya, bize gelecek üzerine kesin bilgiler sağlar.

*

Etrafımızda her şey yavanlaştığında, aklımızı nasıl yitireceğimizi bilme merakı ne kuvvet macunudur!

*

Sinir hastalığı edinmek zahmetsiz bir iş değildir, bunu başaranın, her şeyle büyüyen bir serveti olur: Başarılarla da, yenilgilerle de...

*

Er ya da geç, her arzu, bezginliğine rastlamalıdır: Hakikatine...
 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.