18 Aralık 2019

Maksim Gorki: Tolstoy'dan Anılar

18 Aralık 2019
Onu her şeyden daha çok uğraştıran, açıktan açığa kemiren düşünce: Tanrı düşüncesi. [Gorki]


*

Bir erkeğin bir kadına, o kadının, kendisiyle ilgili olarak bilmesi gereken şeylerden daha fazlasını söylediği anlar vardır. Erkek söyler, sonra da unutur, ama kadın unutmaz. [Tolstoy]

*

Kendimizle ilgili hiçbir şey bilmiyoruz. [Tolstoy]

*

Kötülüğe yönelmediği sürece çok ince, çok güzel bir şey vardır insanın budalalığında. [Tolstoy]

*

Kutsallık, günahla oynaşılarak elde edilir, yaşama tutkusunun susturulmasıyla. [Gorki]

*

Bir insan düşünmeyi öğrenmişse, ne konuda düşünürse düşünsün, hep kendi ölümüdür düşündüğü. Bütün filozoflar böyledir. Ölüm olduktan sonra, hangi gerçekten söz edilebilir ki? [Tolstoy]

*

Yetenek sevgidir. Seven kişi yeteneklidir. [Tolstoy]

*

Kadınlar konusunda söylediklerinden her zaman tiksinmişimdir — ağza alınmayacak ölçüde "kaba" şeyler söylerdi, sözlerinde bir yapmacıklık, içtenlikten yoksunluk sezilirdi, çok da kişisel şeylerdi üstelik. Bir kez incinmişti de sanki, ne unutabiliyor ne de bağışlayabiliyordu. [Gorki]

*

Biz hepimiz korkunç uydurmacılarız. Ben kendim sözgelişi, yazarken kişilerden birine acımaya başlarım birden, tutar ona birtakım iyi nitelikler veririm, ya da başka bir kişinin iyi bir niteliğini yok ederim, acıdığım kişi ötekilerle karşılaştırılınca kapkara gözükmesin diye. [Tolstoy]

*

İnsan gerçek yaşamın ne olduğunu değil, yaşam konusundaki kendi kanısını yazıyor düpedüz. [Tolstoy]

*

Sonra birden, bana bir tokat indirircesine sordu: "Neden Tanrı’ya inanmıyorsun?"

"İnancım yok benim, Leo Nikolayeviç."

"Doğru değil bu. Doğuştan inanan bir kişisin sen, Tanrı’sız edemezsin. Bir gün kendin de anlayacaksın bunu. İnançsızlığın, kırgınlığından doğan dikbaşlılığının sonucu.

Birtakım kimseler de utandıkları için inanmazlar; gençlerde görülüyor bu; sözgelişi bir kadına tapıyorlar, ama anlamaz korkusuyla ya da göze alamadıkları için, göstermekten kaçınıyorlar bu sevgiyi.

İnanç da sevgi gibi, biraz yiğitlik, biraz gözüpeklik ister, insan kendi kendine ‘inanıyorum’ derse olur biter; o zaman her şey gönlünüzce görünür, açıklanır, sizi kendine çeker.

Nitekim çok seviyorsun; inanç da daha büyük bir sevgidir ancak: daha da çok sevmelisin, o zaman sevgin inanca dönüşür.

İnsan bir kadını severse, o kadın doğrudan doğruya yeryüzünün en iyi kadını olur. Herkes en iyi kadını sever, bu inançtır işte.

İnancı olmayan kişi sevemez: Bugün bir kadını sever, önümüzdeki yıl bir başkasını. Böyle adamlar, ruhça kısır bir yaşamı sürdüren serserilerdir — iyi bir şey değil bu.

Ama sen inanan biri olarak doğmuşsun, tersine gitmen boşuna."

*

Her şey yazılmalıdır, her şey! [Tolstoy]

- o -

Dipnot: Maksim Gorki ile taa ortaokul yıllarında elime geçen Ana kitabı vesilesiyle tanışmıştım ve o yaşıma rağmen epey etkilenmiştim "halk" denilen kitlenin mücadelesinden ve bu mücadeleye uyum sağlamaya çalışan "sıradan" bir annenin hikayesinden. Lev Tolstoy ile ne zaman tanıştığımı ise açıkçası hatırlamıyorum, ama yanılmıyorsam yine ortaokul yıllarında elime bir yerlerden geçen İnsan Ne İle Yaşar? adlı öykü kitabı olması gerek ilk karşılaşmamın. Elbette ki epey hoşuma gitmişti oradaki kimi öyküler, ama sanırım eskiden, yani çocukken, kitaplardan, filmlerden, müziklerden hatta hemen hemen gördüğüm ve duyduğum hemen her şeyden fazlasıyla etkileniyor, karşılaştığım her şey bana olağanüstü derecede yeni ve heyecan verici geliyordu. Yaşım ilerledikçe, artık şu veya bu biçimde orta yaşlı olmaya doğru ilerlerken, gençlik bile geride kalmışken, hiç de sevmediğim bir biçimde hayrete düşme yetimi yitiriyorum. Tabii bu öyle ağır ağır gerçekleşiyor ki, insan durup da bunun üzerine uzun uzadıya kafa yormadıkça böyle bir şeyin farkına varmıyor. Neyse.

Geçenlerde elime Maksim Gorki'nin Tolstoy ile ilgili anılarını barındıran bir kitap geçti. Büyük bir yazarın, devasa bir yazar hakkında görüşlerini aktardığı bir şeyleri okuma fikri açıkçası beni epey heyecanlandırdı. Hacimsel olarak da küçük sayılan bu kitabı (toplamı yüz sayfa etmiyor) iki solukta okudum. Beklediğimden çok daha fazla hoşuma gitti. Gorki'nin içtenliğini hemen her satırda sezdim. Nitekim Gorki Tolstoy hakkında sadece olumlu görüşlerini yazmamış, ayrı düştüğü veya olumsuz bulduğu kısımlara da yer vermiş. Elbette ki Gorki'nin Tolstoy'a ne kadar büyük saygı duyduğu gerçeğini değiştirmiyor olumsuz birkaç kelam etmesi, hatta tam tersine, ona olan sevgi, saygı ve hatta inancını daha güçlü kılıyor.

Uzun lafın kısası, ben de hoşuma giden kimi satırları bloga koyayım, blogun yolunu da tamamen unutmamış olayım istedim. Yukarıda alıntıladığım cümle Gorki'nin fikriyse yanına [Gorki] yazdım, Gorki'nin Tolstoy'un ağzından alıntıladığı bir şey ise [Tolstoy] yazdım cümlenin sonuna. Kısacası, [Gorki] yazanları Gorki, [Tolstoy] yazanları Tolstoy söylemiş oluyor. (Zaten diğer türlüsü saçma olurdu.)

Esen kalın.

3 yorum var:

Adsız dedi ki...

işsizim parasızım ama inan varlıklı birisi olsam sana maaş bağlardım.Tek başına bi üniversite gibisin.

Ümid Gurbanov dedi ki...

Mahcup oldum, çok teşekkür ederim. Böyle iyi şeyler düşünmeniz ve hatta bunu yazma gereği duymanız bile başlı başına bir destek. Eksik olmayın.

ckaradenizli dedi ki...

sizleri okudukça cehaletim açığa çıkıyor ve onu azaltmaktır esas çabam.
İnsanları aydınlatmak konusundaki bu güzel çabanızı tebrik ederim.

Yorum Gönder

 
Sağlıcakla kalmanızı dilerim.